gönderilmemiş mektuplar 19
Bir kaybeden-bir kazananın olacağı kesin bu arenada ya iki kayıp yahut iki kazanç için çırpınmak adına arenaya çıkmak ve kaybedişe kendini mahkum ederek kurtuluşu ummak। Kendimden yana soru işaretlerim ve eminsizliklerim hiçbir vakit dinmedi ki sana sormadan edemeyeyim; nedendir bu telaş ve ısrarın bana kaybettirmekten ve bilemeyişe sürüklemekten yana? Biliyorum ve bu bilişimden daha da bir pişmanım ama işte sormadan da edemiyorum neden yıkmak ister ve bir o kadar da istetirsin sınırları yıkmayı ve haddi aşmayı? Oysa senden ne bir kelime duymuşluğum var şimdiye dek ne de bir meylini hissedişim। İşte cancağız, işte böyle bir çaresizlik ve bir o kadar da eminlikte çıkıyorum karşına, ‘bu sessizliğin en güzel şarkımız olacağından’ ve hatta olduğundan yana ümit-ısrar ve temennimle।
İşte bu yüzden sana hiçbir şey dememişken çok şey demiş olduğumu ve sana yönelişimi aşikar ederek ve zamandan münezzehlikle, ki bunu sağlayan tek şey bizim ve benim iddialaşıyışım, karşına bu noktada çıkıyorum। Sınır, sınırın fark edilişiyle tarumar edildi de karşına ve huzura çıkış sağlandı. Huzurdan kovmak da huzura kabul de senin eserin ve kararın olacaksa da şu anı değil de şu durumu inşa edişle seni ve sizleri bile yalanlamıyor değilim oysa. Ama işte gene de sizden ve senden yana bir hareketi ve sessizliği bozacak bir sesi beklemeye kendimi mahkum etmiş burada-karşındayım.
Bu sessizlik ve anlam veremeyiş çıldırtıyor beni। Ama ne sesim çıkabiliyor ne de mecalim en basitinden bir hareketi mümkün kılıyor। Hayattan kopuk ama bir o kadar da kelimeleri ve onun temsil ettiği yaşamı kuşanmış, arenaya ve cepheye ve savaş meydanına sürülmek iznini almak için karşınızdayım. Hem de bir kazanan-bir kaybedenin olacağı kesin bu mecrada ya beraberce kaybolmak yahut beraberce sonsuzluğa kaydolmak temennisini güderek. Nihayetinde çok ve nice şükürler ki görüşmek kabil oldu ve karşındayım işte diyorum. Haddi ben aştım, sınırı yerle bir ettim saygısızca. Ola ki yüzümü eğdiğim yerden kaldırırsan ne sınır kalacak ne de had. Ve nice görüşmelere bir bakış, bir gülüş selam edecek de akabinde karşımıza çıkacak günler yaşanası değerliliğe kavuşacak.
Sensizlik
Seni kaç senedir ve kaç asırdır beklediğimi bilsen ne karşıma çıkarsın ne bir heyecan ve seslenişimi duymak istersin। Oysa ben de en az senin kadar bu mahkumiyete mahkum bu an ve durum için nice yıllar çırpındım। Ezdim, ezildim, sevdim, sevildim, gördüm, görüldüm, vazgeçtim, vazgeçildim, tuttum, tutuldum ve bir o kadar da karşılıksız eylemde-eyleyişte bulunup yine en azından o kadar karşılık veremediğim-veremeyeceğimle karşı karşıya geldim।
Bunca sene sana bu yazıyı yazabilmek yaşadım ve bundan delicesine eminim çünkü sen bunca sene ve yüklendiğin insanlıkla bunca asırdır ve hesabı tutulamayacak zamandır bunları okumak için yaşadın da karşıma çıktın। İşte bu yüzden basitçe bir yaşam ve yaşamaktan yana çağrı değil bu karşında duran, sen karşısında beni durdurtan। Ben ki sen karşısına çıkabilmek için bunca vakittir yaşamadan durdum ve kendimi sana sakladım, yeri ve zamanı geldiğinde kendini bana saklayabilmek için. Benim mekanım ve mecram anca kelimeler. Kelimeler ki ardı arkası boş ama bir o kadar da vaat dolu. Seni ihtimallerle yüklü ve bu yüzden delicesine zengin bir dünyaya davet ediyorum ben. “Yaşamak” bunun sadece bir nüshası, boyutu ve hatta kötü bir kopyası. Sensizliği benle beraber bir birlikteliğin ötesine, dahil olacağımız ve aslında bu satırlarla çoktan dahil olduğumuz bir sürece dahiliyete taşımak niyetim.
İşte bu yüzden karşına çıkmayışım ve kelimelere sığınışım। Sensizliği kaybetmek niyetinde değilim ve sensizliğe daha fazla tahammül de edemem.
केलिमेलेर
Bunlar yalan bir dünya। Ne aslı var ne astarı। Hatta yazılmak için yazıldıkları esas günahları-yalanlayıcıları। Ve işte bu yüzden de bir o kadar gerçekler ve üzerinde durulmalılar। Ama bu yüzden de kararı dinleyicilerine, okuyucularına vermeliler। Bu kelimeler benim kelimelerim ama benim eserim de değiller benim parçam da benim varoluşum da. Anca sessizlik ve sensizlik bozulursa, bozulmaya meyledilirse anlamlılar ve benle alakalılar. Sadece bir girizgahlar, sınırı aşmaya hevesli-haddi tanımazlığıyla güçlü yeni devrin habercisiler. Sessizlik ve sensizlik daha yeni aşılmaya, yok edilmeye bu kelimelerle başlandı. Ama devamlılığı sese ve sana bağlı bir o kadar.
Kelimeler çağıldamak niyetindeler…