İtiraf
Ey dostum, otur hele de sana, sana neden güvenmeyişimi açıklayayım.
Bilmez misin ve beni bilmez mi sanırsın ki asıl amacın gevrek bir gülüşe eşlik eder “hayattan memnuniyet”tir ve bunu da her daim sağlarsın bir şekil. Kendine dair inan ve güvenin öylesine tam ve sağlamdır ve ötesinde zaten nerede ne halde olursan ol adın gibi bilirsin ki sen kendinden ve haliyle kendin üzerinden yaşadığından ve bu hayattan yana, istersen kurmaca lanetlerini durmaksızın-bıkmaksızın oku, delicesine memnunsun. Ve bir de utanmadan karşıma çıkar sızlanış ve avuç ovuşturuşlarınla benden ilgi ve medet dilenirsin. “Hele bir bana güven” dersin utanmadan üstüne. İyi de kuzum sen değil misin yalanlayan ve yok sayan yek diğerlerini, bulup da bunadıkları bencilliklerinde boğuldukları için? İyi de kuzum sen değil misin “duba misali” hangi batık noktasında olursan ol bir şekil çıkış yolu bulacağını bilen? Sahi kuzum, serde şartları yok sayarcasına ve kesinlikle kendinden menkulcesine bir kerameti var eder güveni, kendi üzerinden-kendince tesis eden sen değil misin ki kırıntılara mahkum edersin kendini? Ve hatta daha da utanmazlıkla bu kırıntılara sözde mahkumiyetle yek diğer insanlara ve ötesine ve haliyle en alasından ziyafetlere çatal-bıçak hazırlayan sen değil misin? Haydi gel de itiraf et kendinden ve kendin üzerinden insanlardan yana olan şaşmaz güvenini. İtiraf et ki ben de sana güvenebileyim, sana güvenemeyeceğim zemininde.
Bir bağ kurmak, onulmaz saydığın iletişimi kendini yalanlamak ve çiğnemek pahasına da olsa kurmak istiyorsun, biliyorum. Ve bu güvene, kendine-bana-bir kimseye yahut bir şeye fark etmezcesine, delicesine ihtiyaç duyup onu arzuluyorsun bilmez miyim. Ve bu çırpınışına güvenim de bir o kadar tam dert etme sen. Ama aynı zamanda buradan nerelere varmak istediğini de bilmez değilim be kuzum. Hani salak yerine konulmalarını bir düşün hele önce. Amaca kurban giden onca araçlılığını. Ve el insaf et de beni de kurban etme şimdi. Bilmiyor ve bu bilemeyişimle, şimdi esas itiraf eden sana-kendine itiraf etmeli ki, sana güvenebileceğime, hani samimi, içten ve naif olabileceğine dair inancı taşımıyorum hiç içimde. Daha çok da taşıyamıyorum. Ve istirham ediyorum sorma bana; senden kaynaklı mı yoksa insani yapından mı diye.
Bilmez de değilim hani, en azından benim sana ve haliyle kendi kendine oluşturabileceğin bir güvene ne denli bel bağladığını, delicesine ihtiyaç duyduğunu. Ama dedim ya kuzum ortada bir araç varken amaç ne olursa olsun ben aşamam bunu. Senin aşabileceğine de inanamam hiç. Hem yollar, çentikler sunulmamış da değildi ki sana. Hem de en alasından ve olabildiğince teorikten-damardan beslenircesine beslendiğin kaynaklardan da doyamadıysan ben sana güvensem ne çıkar demeden edemiyorum. Şimdi esasen güven görünümde aradığın günah keçin yapma-kılma boşuna beni. Sana güven(e)mediğim için, benden yana beklentilerini karşıla(ya)madığım için suçlama beni. Bilirim kimlerden medet umdun ve daha da umacaksın, bazı haklı çoğu zaman da gereksizce. Ama en azından bil ki ben bile sana güvensem yetmez ve yetmeyecek bu sana. “Kendi kendine yeter ol, en azından bunu dene” de diyemiyorum, kimi kendi yaptığın kimi karşında bulduğun ama bir şekilde hep ama hep yıktığın putlar tecrübesinden ötürü. Kendini putlaştırmaktan delicesine korktuğunu, acıkıncaya dek tapınacağın ve sonrasında ekmeğine katık edeceğin bir helva parçası olmaktansa şimdiki halini kat be kat tercih edeceğini de bilmez değilim.
Ama dedim ya kuzum, yapma bunu bana. Bırak buna bel bağlamayı, benden, senden yana güven duymamı bile deneme hiç. Emin ol en azından senin gerekçelerin kadarından bir fazlasını ben sana neden güvenmemem gerektiği noktasında bulurum.
Bitirmek istesem de bitmez sözlerimle en azından hitam niyetine derim ki sana; istediğin kadar inkar etsen ve gerekçelendirsen de bana ihtiyaç duyuşun ve güvenimi bu denli isteyişin o gevrek ve salak gülüşünü bir kat daha arttırmaktan başkası değil. Bana hesap sormazdan evvel önce bir bak haline, kendinden ve yek diğerlerinden yana olan güvenine e bunların berisinde yaşama olan bağlılığına da en azından susup köşene çekil.
Susmayı başarabildiğin gün emin ol ben de sana delicesine bir güven duyacağım..