21.02.2008

Esenlikler

Ne vakit ve nasıl dile dolandı bilemesem de nicedir önem arz eden bir kelime bu benim için. Sanki çok daha girift ve hatta sihirli bir manaya işaret edercesine kullanmadan ve daha çok da dilemeden edemiyorum yeri geldikçe. Değil mi ki kişinin esenliği yerinde gerisine ne gam-tasa sanki. Şu hayatta göz dikilesi hedefler içerisinde daha bir ayrıcalıklı hedef gibi gözüküyor. Hatırı sayılır bir kimse dakikalar zarfında ona istek ve heves ve hayallerimden bahsettikten sonra bana kendisinin, hem de işgal ettiği makamını yadsır bir şekilde, yegane dilek ve isteğinin hiçbir şey düşünmeden öylece durabileceği bir anı yakalamak olduğundan bahsetmişti. Evet, esmekle eşdeğerlikle beraber ‘akış’ ve hayata kapılıp gitmeye işaret ettiği kadar öylece kalakalmanın, tabiatın ve insani bozuluşun henüz başlamadığı bir noktada kalakalışın da temennisi bu. Yaşam hengamesinde ve onca çabalamanın-uğraşın içerisinde yılmaz ve aşınmaz bir kaya-kütleymişçesine dikilivermek. Ki dikilmenin ve irade ve güç ve nokta buyurmanın tamamen kendinden menkullüğünü keşif ve idrakle sadece yer almak, öylesine salınmak olduğunu bilerek ve hatta işte o ‘hiçbir şeyi düşünmeksizin’de oldu haliyle olduğu noktada ve yerde durmak-duralamak. Fakat o denli zor bir şey ki bu. Hem duralamak hem de duraladığının ve yer alışın-var oluşunun bile farkına varmaksızın o şekillenişin devamını sağlamak.


Döndüm sanki tam emin olamasam da gittiğim-sürüklendiğim diyarlardan..